çok heyecanlandım, tam benlik bir konu.
üç gün susmadan konuşabilirim bununla ilgili.
zira dünyada en iğrendiğim sayılı şeyden biridir.
çok öyle her önüne gelen şeyden de iğrenen biri değilimdir.
sevdiğim adamın kusmuğunu temizler, ayaklarını yıkarım, ama işte tırnak.
tırnak.
tırnak yani.
tırnağıyla ilgili bir şey yapıyorsam, çok aşığımdır kesin.
bununla ilgili bir anım var, hemen anlatayım.
ben lisedeyken misafir öğrenci olarak evimizde bir hafta kalmak üzere Avusturyalı bir kızcağız gelmişti.
adı da michaela'ydı, biz kısaca michi diyorduk.
geldiği gün, "ayyy daha daha nasılsın, michi?" temalı sohbetimizi ederken, ben odamdaki berjere oturdum, o da yatağımın ayak ucuna doğru konumlandırdı kendini.
tam sohbetin ortasındayken çantasına uzandı, bir şey çıkardı.
çıtçıtlı tırnak makası!
anlam veremedim o an, herhalde aceleyle attı çantasına, yerleştirecek falan diye düşündüm.
derken, elinde makas, sakin sakin bacaklarından birini kıvırmak suretiyle, bir ayağını yatağa koydu.
"yok canım, daha neler?" diye düşündüm.
bir yandan da sohbet sürüyor, ama ben bağlamdan koptum biraz tabii.
kız başladı çıtırt çıtırt tırnaklarını kesmeye.
o an ne dediğimi ya da ne yaptığımı hatırlamıyorum, öylece kaldım.
kız o kadar rahat ki, kaldığımı bile anlamadı.
yüzüme baktı böyle, "bir şey diyordun?" der gibi.
misafirdir dedim, Avusturyalıdır dedim, kültür farkıdır dedim.
ama yok.
hâlâ michi deyince aklıma bu sahne gelir.
kızı sırf bu yüzden sevemedim resmen.
gerçi gülle takımından çıkmış gibi biraz tuhaf bir tipti, ama yani yine de sevebilirdim.
sevemedim.
olmadı.
kıza her baktığımda o an canlandı gözümün önünde.
şimdi hatırlayınca yine fena oldum.
allah aşkına yapmayın.
tırnağa anlam yükleyelim, çünkü ben kaldıramıyorum böyle şeyleri.
lütfen.
yani tırnak tek başına değil belki, ama tırnak kesme eylemi...
öf.
0